-
Doğa Yürüyüşü Tarifi
İzmir'de doğa yürüyüşlerinin bu kadar gündemde olmadı yıllarda biz doğa yürüyüşü kurallarını belirliyorduk; biliyor musunuz
- Patikatrek
- Yol Hikayeleri
- Doğa Yürüyüşü Tarifi
Doğa Yürüyüşü Tarifi
Ünlü halk ozanımız KARACOĞLAN; kış mevsiminde,dağları beyaz gelinlik giymiş sevgiliye benzetir. Sabahın erken saatlerinde çimenler üzerindeki çiğ tanelerini ise, sevgiliye özlem duyan bir aşığın göz yaşları olarak betimler.”Çimenler üzerinde göz yaşları var,belli ki yar buradan geçmiş ...” diyerek…Bu Pazar sabahı İzmir ve yöresinde de Gelinlik giymiş birkaç tepenin varlığından haberdar olunca heyecan katsayımız arttı… Öyle ya,İzmir ve yöresinde kar görmek her zaman mümkün olmuyor… Spil Dağı Ayvacık sırtına ulaştığımızda etrafa şöyle bir göz gezdirdik,pırıl, pırıl güneş altında Mahmut dağı ve yer,yer Nif zirve de gelin tacı takmış olarak gözümüze değdi…
Her hafta yeni yüzler aramıza katılmaya devam ediyor…Bu hafta da öyle oldu…İlk kez katılıyor olmaları sebebiyle onları fazla yormamak adına rotamızda yer,yer değişiklikler yaptık…Zaman,zaman da yürüyüş tempomuzu onlara göre ayarlayarak keyifli bir hafta sonuna daha imza attık… Emeği gecen, katkı sağlayan,görev alıp sorumluluk taşıyan tüm arkadaşlarımıza teşekkür ediyoruz.Özellikle de yeni arkadaşlarımızdan ricamız sudur ; bundan sonra ister bizimle ister başka bir grup ile yürüsünler hiç sorun değil,Pazartesi sabah yorgunlukları sakın ola onları bezdirmesin,bıkmasınlar…Ve hiç akıllarından çıkartmasınlar ki,her spor dalı gibi bu sporda devamlılık ister…
Son yağan yağmurlar zirvelere kar olarak düşmüş…zaman, zaman yüzünü gösteren güneşin etkisiyle karlar eriyor…Toprak suya doymuş ve dereler artık coşkulu akıyor…Tek dileğimiz yağışların devam etmesi.Gelecek günlerde KARDELEN çiçekleri boy atar,yakındır…Eğer takip ederseniz,her seneki gibi bu sene de zamanı geldiğinde fotoğraflamaya gideceğimizin duyurusunu sizler ile paylaşırız… Kardelenlerin hemen ardından Anemonlar ve Dağ gülleri kırları süslemeye başlar… Hay Allah !.. zaman ne kadar hızlı akıyor…Göz açıp kapayıncaya kadar Ege’de bahar geliverecek… Özellikle kış mevsimleri içinde duvarlar arasına sıkışıp kalan şehir insanını ne yapsak etsek de acık havaya, doğanın içine çekebilsek… Bütün bunlar sadece bizim istememiz ile olmuyor,önce istemek sonra gayret göstermek gerek…Biz her zaman buradayız… Ama sadece MAYIS ortasına kadar… Kavurucu Yaz sıcakları geldiğinde artık bizi buralarda bulmanız mümkün değil… Bütün kış mevsimi boyunca doğa yürüyüşlerinde kondisyon toplayıp tecrübe kazanan arkadaşlarımızla birlikte daha yüksek zirvelere Anadolu’nun en yüksek dağlarında kamp kurmaya gidiyor olacağız…
Yüksek dağ yürüyüşleri ve Dağ kampları,şu anda yapmakta olduğumuz doğa yürüyüşü etkinliklerinden çok daha keyifli… Ancak o keyfi yaşayabilmenin de bir bedeli var… O bedel normal doğa yürüyüşlerine katılmaktan geçiyor…Deneyim kazanmak ve kendi sınırlarımızı test edip geliştirmemiz ancak doğa yürüyüşleri ile mümkün olabilmekte… Daha şimdiden, Erciyes’in,Kaçkarların hayalini kuran arkadaşlarımızın varlığını görmek bizi de umutlandırıyor, heyecanlandırıyor…Her Pazar farklı ve yeni bir ekip ile doğa yürüyüşüne giderken yüksek dağlara da farklı ekipler ile gitmek heyecan katsayımızı artırıyor… Faaliyetler sıradanlıktan çıkıyor çünkü…
Bu hafta sonu doğa yürüyüşümüzden akılda kalan en belirgin özellik sanırım mevsimin ilk Kar’ı ile tanışmak oldu… Yılkı atları ve kamp ateşinde ılık güneş altında yenen sucuk ekmekler… Ve havanın muhteşem güzelliği… En büyük sürpriz ise Sülüklü gölde rotanın hemen altında rastladığımız ŞAMBALİ tatlıcısı İsmail ustaya rastlamak olsa gerek… Çamur içindeki rotada enerjinin artık azalmaya başladığı bir anda yenen şambali tatlıları herkesi bir anda ateşledi… Rehberden önce Çeşmebaşı köyündeki kahvede soluğu alanlar kılavuzun not defterine not edildi…
Çeşmebaşı mı, orası nere ki ? Diye soracak olursanız, ben de bilmiyorum… Bu hafta ilk kez ulaştık… Rota değişikliğimiz sonucunda… Bence değdi… Farklı mekanlar, farklı yüzler tanımak bizim felsefemizde her zaman var… Fıstık yeşili duvarları ile akıllarımızda kalan köy kahvesi ve kömür ateşinde kocaman bir kazan da kaynayan doğal su ile demlenmiş çaylarımızı, odun sobası başında ve insan sıcaklığını hissederek içmek, faaliyetin en keyifli anıydı bana kalırsa
Haftaya başka bir köy kahvesinde aynı mutluluğu yaşamak arzusu ve dileklerimizle…
Bekleriz efendim… Biz her hafta sonu farklı bir rotada olacagız…