-
İzafod 1.Kuruluş Şenliği
- Patikatrek
- Haberler-Duyurular
- İzafod 1.Kuruluş Şenliği
İzafod 1.Kuruluş Şenliği
İZAFOD İzmir Amatör Fotoğrafçılar Derneğimizin birinci yas günü anısına biraz da aceleyle üyeler arası tanışma,kaynaşma ve sosyal dayanışmayı güçlendirmek adına bir kutlama yapalım dedik… Dediğimiz andan itibaren de hızlı bir organizasyon ile Manisa SPİL dağında Osmanlı Şehzadelerinin at binip kılıç kuşanmayı öğrendiği Atalanı mevkiinde buluverdik kendimizi…Kampçılık ekibimiz Cumartesi sabah erken saatlerde kamp alanına ulaşarak çadırları kurdu…Kaya tırmanışı ve eğitimleri için ise sevgili Murat AKAY ve ekibi bizden tam bir saat sonra kamp alanına ulaştılar…Güneşli bir havada ve cıvıl, cıvıl kuş sesleri arasında çadırları kurup yerleştik…
Kamp ateşi için odun toplama görevini yine Mansur,Özkan ve Ahmet üstlendiler…Tufan her zamanki gibi kampın yemeklerden sorumlu baş görevlisi olma unvanını bu kez de kimselere vermedi…Atakan ise yeni çadır partnerine kampçılık eğitimi vermek için kendi kabuğuna çekildi…İlk kez aramıza katılan Ayşe hanım için “ o bizim misafirimiz” dedik…
Sadık her zamanki yalnızlığı içinde sessiz kalmayı tercih edip,yeni aldığı çadırı ile koyu bir arkadaşlığa başlarken, grubumuzun beşinci ve en son Dilek’i Alaca Dilek ve Filiz, Aysel’in yokluğunda kamp anneliğini üstlendiler. İleri saatlerde Tunay ve Sevgili oğlu Anıl da aramıza katıldılar; ekip yavaş, yavaş tamamlanmaya başladı ama hala eksik var dediğimiz anda;uzaktan uzağa gelen motor sesleri ve kamp alanının girişindeki araç yoğunluğu,korna sesleri düğün alayı havası yaratsa da anladık ki gelenler Levent ağabeyin Manisa timiydi… İsmail ağabey, Mustafa, Zafer ve yeni dost Selim… Manisa Ekibinin yeşil çimenlere ayak basmasıyla birlikte kampın havası değişiverdi… Neden mi? Onlar bir efsane de ondan… Gelişleri kendileri gibi muhteşem oldu…
Ekip tamamlanınca odun toplama işini biraz daha abartalım dedik,altimetrelerimiz gece her ne kadar yağmurlu olacak dese de,kamp ateşi başında ışıkla boyama uygulamaları için bol miktarda odun gerekliydi…Akşam yemekleri topluca yendi,kahveler içildi,hafif hafif düşmeye başlayan yağmur damlaları gece çadır içi misafirlikler ve dost muhabbetlerine vesile oldu…
Gece karanlığına yakın Özkan’ın paçasında yakalanan Kene azıcık keyifleri kaçırsa da planlanan eğlenceye engel olamadı…Yeri gelmişken söyleyelim ve hatırlatalım Manisa Spil dağı Atalanı mevkiinde Kene var…Hafta sonu yoğun bir ziyaretçi akınına uğrayan Piknik alanında da olması kuvvetle ihtimal…Havaların biraz daha ısınmasıyla birlikte popülasyonun daha da artacağını hafta sonu Spil mesire alanını seçenlere önemle hatırlatırız… Bölgenin ilaçlanması konusunda yetkililere uyarı görevimizi yaptık ama dikkatli olmakta fayda var.
Gece kamp ateşi başında ışıkla boyama tekniklerinin uygulanmasına, yağmur dolayısıyla çadıra erken girmem ve birkaç günden beri üzerime binen yoğun iş temposundan yorgun düşüp uykuya erken dalmam sonucu katılamadım.Ama Levent ağabeyin heyecanlı uygulama talimatları esnasında kulağıma çalan ilginç diyaloglar uykumu açtı ve dışarı çıktım;fakat bu kez de yağmur ciddi,ciddi yağmaya başlayınca tekrar çadıra girmek durumunda kaldım… Levent ağabey diyaloglar bende kayıtlı…Azıcık müstehcen içerikli olsa da tatlı bir anı olarak zihnimde…Umarız ve dileriz ki yokluğunu aramayız…İyi ki varsın ağam…Işık yolundan eksik olmasın…
Ertesi günün aklımda yazılı olan planlaması ve “acaba ? “ların ardı arkası kesilmeden zihnimde sıralanması sonucu tatlı bir strese girmiş olmalıyım ki sol omzumu kilitleyen bir ağrıdan sebep sabaha kadar dönüp durdum uyku tulumu içinde…
Dağlarda sabah erken olur… Kutlamaların Pazar bölümüne iştirak edecek olan arkadaşlarımızın erken saatlerde telefonumu çaldırmaya başlaması sebebiyle bize biraz daha erken geldi o sabah…”Onlar gelmeden kamp ateşini tazelemek gerek” diyerek çıktım uyku tulumundan. Geceden istiflenen odunlardan hiçbir şey kalmamış,”yenisine müracaat “diyerek daldık orman içine yeniden… Pazar’ın misafirleri Sütçüler köyünde sabah çaylarını yudumlarken biz de kahvaltı faslını bitirdik… Kamp ateşi etrafında geceden kalan her ne varsa temizledik kötü örnek olmasın diye… Servis araçları kamp alanı girişine yanaşıp da gelenler birer ikişer inmeye başlayınca tatlı bir heyecan dalgası yükseldi alandan… Yıllardan beri hayalini kurduğum bir birlikteliğin ilk meyvelerini toplamasak da olgunlaşmaya başladığını görmek tüm yorgunluğumu aldı;pamuk yığını bulutlara yoldaş olup deli rüzgarların önünde savrulup gitti ve yorgun bedenimden eser kalmadı… O hengâme içinde kiminle tokalaştığımı, kimlere sarılıp öptüğümü hatırlamıyorum, kusur varsa kimse alınmaya, affola…
Kaya ekibinin çalışmalarını Murat organize ederken içim rahat, doğa yürüyüşü grubuna da bendeniz ağabey olup düştüm önlerine… Rotamız 1.575 m lik Spil dağının zirvesi…Orman içinden tatlı bir eğimle yükselerek zirveye hep birlikte ve firesiz ulaştık.Toplu fotoğraf alıp,Manisa ovasını seyre dalmak için seyir tepesi istikametine yöneldik…Telsiz anonslarından Yamaç paraşütü Pilotlarımızın da kamp alanına ulaştığını duyunca iyice rahatlamış olarak Manisa’yı seyre daldık 1.400 m rakımdan…Kaçırdığımız Paraşüt uçuşlarını izleyememe şikayetleri arasında çam ormanları içindeki stabilize yolda tatlı sohbetlere dalıp kampa geri döndük…
Kamp alanı servis araçları dışında özel araçları ve kendi imkanları ile gelenlerle birlikte daha da bir şenlenmiş ve panayır alanı görünümüne bürünmüştü.Öğle yemekleri için sofralar kurulmuş,evden getirilen yiyecek ve içecekler sergi salonu görünümünde,iştah kabartarak yenmeyi bekliyordu…Doğa yürüyüşü ve diğer etkinliklere katılmadan kamp alanında kalanlar yeşil çayırlar üzerine uzananlar, çiçek böcek fotoğraf avcılığı yapanlar,çam ağaçları arasından doğup derelere kavuşan buz gibi doğal pınardan su doldurmak için gezinti yapanlar ılık bahar güneşine kendilerini teslim etmiş günün keyfini yaşıyorlardı…Velhasıl keyifli işlere dalıp günü yaşayan tüm ekip her güzel şey gibi bu güzel günün de sonunun yaklaştığını görmeye başladığı anda Sevgili Murat ve Kaya ekibi güne son damgayı vurdu… Bir, bilemedin iki gösteri iniş çıkışı ile ilgi uyandırmayı hedeflediğimiz Kaya tırmanışı etkinliği kalabalık bir seyirci grubu önünde ve grup içinden arzu duyan erkesin top-rope kaya inişini birer kez denemesi ile günü noktaladık.
Değinmeden geçmek olmaz…Aktivitelerimiz arasında daha çok yeni olarak yerini alan Yamaç paraşütü organizasyonu da keyifle uçan arkadaşlarımızın gülen yüzlerle kampa dönmesiyle başarılı bir şekilde sonlandı…Pilot sayımızın yeterli olmaması sonucu şimdilik kısıtlı sayıda bir uçuş yaptık ama gelecek günlerde özel olarak düzenlenecek yamaç paraşütü uçuş etkinliklerimiz ile başınızı ağrıtırsak affola…
Biz her hafta ayrı bir yurt köşesinde farklı tatlar,yaşanmamış güzellikler ve az bilinip az yapılan “Keyifli işler”in günceleri ve tadımlık hikayeleri ile size bir şeyleri ulaştırabilmeyi ilke edindik…Amacımız laf kalabalığı yapmak değil,fazla söze,reklama oldum olası lüzum duymadık ,gerek de yok…Çünkü biliyoruz ki doğa sporlarının herhangi bir dalı bile kalabalık sayılarla yapılacak bir spor hiç değil…Bu yüzden her zamanki sözümüz ile yazıyı noktalayalım… Biz her zaman buradayız, olmayan veya eksik kalan tek şey belki de sadece sizsiniz. Bekleriz efendim. Erken kalkan yol alır… sağlıcakla kalınız…
NOT : Önemli bir detayı atlamısım...Haber geldi..."Neden Ahmet abi ve Levent Yavuz hocanın fotoğraf aşkına yerlerde süründüğünü yazmadın ?" diye...
Ben gördüm ama fotoğraflama ımkanım olmadı... fotograflayan var ve bizimle paylasırsa yayınlarız...