-
Bozdağ Cumhuriyet Kampı ve Doğa Yürüyüşü
Ege'nin Alplerini Cumhuriyet Bayramında da boş bırakmıyor ve Cumhuriyetimizin kuruluşu anısına zirve tırmanışı yapıyoruz
- Patikatrek
- Haberler-Duyurular
- Bozdağ Cumhuriyet Kampı ve Doğa Yürüyüşü
Bozdağ Cumhuriyet Kampı ve Doğa Yürüyüşü
Patikatrek kamplarının sporcu arkadaşlarımız ve katılımcılarımız arasında ayrı bir önem ve değeri var. Kamp organizasyonlarına olan ilgi diğer organizasyonlardan her zaman daha fazladır. Patikatrek kampları her şeyden önce disiplin ve uyum demektir. Kamp içi günlük yaşam katılımcılar arasında arkadaşlık, saygı, sevgi ve ilkeli bir birliktelik temelinde şekillenir. Kamplarımızda disiplin olduğu kadar, çoğunlukla kaliteli bir eğlence anlayışı da hüküm sürer. Paylaşma; sadece yemeği ve çadırı paylaşmak üzerine değil, bir ağacın gölgesinde, kamp ateşi başında veya yeşil çayırlar üzerinde uzanarak yapılan sıcak sohbetler ile kamp dışı günlük yaşamı da paylaşmak üzerine şekillenir. Kamplarda kurulan arkadaşlıklar, şehirde genellikle sıkı bir dostluğa dönüşür.
Patikatrek kamplarında; yukarıda sıralanan değerler sadece katılımcıların birbirleri ile aralarında değil,çevre ve doğa ile kamp sakinleri arasında da uygulanır.İşte bu nedenlerden dolayı, en başta ben, bu kampları en çok sevenlerin başında gelirim.Gerek yüksek dağ kampları,gerek eğitim ve uygulama kamplarımız ya da kafa kampı adıyla da andığımız uyum kamplarımız hep doyumsuz bir haz duygusu içinde tamamlanır.Tıpkı BOZDAĞ kampımız gibi…
27 Ekim sabahı şehrin değişik noktalarından yola çıkan bizler ve uzak şehirlerden aramıza katılan dostlar tatlı bir sabırsızlık ile hep buluşma anını bekledik. Buluşma saatinde Konak Sakıp Sabancı Kültür Merkezi önüne geldiğimizde, yıllar öncesinin cumhuriyet bayramı çocukları gibi şendik. Ellerimizde tahta saplı kağıt bayraklarımız ile araç içinde kısa bir tanışma ve kaynaşma faslı sonrasında çıkılan Bozdağ yolculuğunda kimi uykuyu tercih etti, kimi de yol kıyısındaki tarla toprakları üzerinde yükselen sabahın buğusunu izlemeyi…
Efeler diyarı ve Ege Bölgesinin Alpleri olarak bilinen Bozdağ kasabasına ulaştığımızda saatlerimiz 11.00’i göstermekteydi. Kasaba meydanında yeni açılan Atatürk anıtının açılış törenlerine yetişemesek de,sıcak taş fırın ekmekleri, tulum peyniri, Bozdağ’ın kekik kokulu yöresel balı ve dağcıların can dostu kahveci İbo’nun sıcak çayları bizi bekliyordu… Kamp alanına gitmeden önce kasaba meydanındaki köy kahvelerine dağılarak kimimiz çorba içmeyi kimimiz de yukarıda sıralanan yiyeceklerin süslediği kahvaltı masalarında buluşmayı tercih ettik.Hava açık ve güneşli…Bozdağ’ın yamaçlarındaki çam ormanları içine serpiştirilmiş kestane ağaçları sarı ve kırmızıya çalan sararmış yaprakları ile adeta tablo gibi bir görüntü sunuyor… Kamp için ideal bir hava ve mükemmel bir ortam. İştahımız açıldıkça açılıyor,çay bardakları bir biri ardına boşalıp dolu geliyor… Pansiyon konaklama tercihi yapan arkadaşlarımız Mustafa amcanın yayla pansiyonunda ayrılan odalarına yerleşirken,biz de Mermer oluk olarak bilinen kamp alanımızda,çadırlarımızın kıyısına kenarına düşüp duran kestaneleri bir an önce toplama telaşı ile kampı kurduk.
Çadırlara yerleşme telaşı sonlandığında, bazılarımız kestane avcılığı yaparken,sarı yapraklı kestane ormanı içinde fotoğraf avcılığı yapanlarda araziye dağılıverdik hemen. Ortamın güzelliği ve tatlı serinliği içinde adeta sarhoş olmuş gibi çadırlarda uykuya dalanlar da yok değildi hani…Sarı yapraklı kestane ağaçları ve çam dalları arasından bizi ısıtmaya çalışan sonbahar güneşi tepemizden uzaklaşmadan akşamki kamp ateşi yerini ayarlama ve odun toplama işlerini de tamamlamak gerekiyordu… Kamp alanının ortasında kurulan şöminevari ocak yerimiz,kenarlarındaki oturma yerlerine varana kadar bir saat içinde hazır hale geldi.Ertesi gün yapacak olduğumuz Bozdağ Cumhuriyet tırmanışı dolayısıyla bu gece eğlence olmasa da ateş başı muhabbetleri için her şey hazırdı.
Kamp alanının kasaba merkezine yakın olması sebebiyle çarşı ile kamp arasında gidiş gelişler gün boyu sürdü.Akşam yemeklerini kampta toplu olarak yerken çaylarımızı köy kahvelerinde içmeyi tercih ettik.Daha sonra gecenin ilerleyen saatlerinde İzmir KATHOD dağcılık kulübüne bağlı sporcu dostlarımızın kampını ziyaret ettik. Bozdağ’daki can dostumuz Adnan ağabey bağ evinin bahçesini bu kez onlara açmıştı.Dolunay ışığı altında yakılan devasa bir kamp ateşi etrafında toplanarak kaynaşıverdik… Adnan ağabeyin misafirperverliği övgüye değer… Kendi eleri ile yaptığını söylediği bir tepsi cevizli kabak tatlısını bize ikram edip yedirmeden kamptan ayrılmamıza izin vermedi.Tadı gerçekten nefisti… Teşekkürler Adnan ağabey…
28 Ekim sabahı saat 04.00 de uyandık.Akşamdan hazırlanan sıcak sularımız ile minik kahvaltılar yaparak saat 05.00 de Bozdağ Cumhuriyet Tırmanışımız için kamptan ayrıldık.Kasabanın sokaklarını aydınlatan dolunay ışığı orman içine girdiğimiz de etkisini yitirdi.Gayet düzenli ve aynı tempoda orman içinden “Dik deresi “ adıyla bilinen Bozdağ Tırmanışlarının en zor rotasına gece girdik…Talimatlarımıza ve uyarılara kayıtsız uyan ekip arkadaşlarımızın müthiş uyumu sayesinde parkurun orman içindeki en zor kısmını sorunsuz tamamlayarak, sabah ezanı okunurken ağaçlık alandan da çıkmış olduk.Günün ilk ışıklarının Bozdağ kasabası üzerine düşüşünü,kırmızı kiremitli çatıların aydınlanışını kayalık tepelerden seyre daldık…Minik şelalelerde ıslanmadan tırmanmaya çalışırken içine düştüğümüz domuz sürüsünün bizden korkup dik kayalıklardan yukarıya doğru kaçışlarını seyretmek, yüreklerde farklı bir heyecan dalgasının yükseldiği andı sanırım…Saat 09.20 de, literatürde 2.156 m.olan, ama telesiyej ve kayak pisti yapımı dolayısıyla 2.100 m.ye düşürülen Bozdağ’ın zirvesine vardığımızda bizi serin bir rüzgar karşıladı…
Rüzgardan en az etkileneceğimiz bir yerde ocaklarımızı çıkartarak zirve kahvaltısı için sıcak su hazırlığına başladık.Sabah güneşi,terli giysilerimizi kurutmaya ve bizi ısıtmaya henüz yeterli olmasa da olabildiğince keyifle kahvaltımızı tamamladık.Çaylarımızı yudumlayarak ısındık…
Saat 10.00 da zirvede Tırmanışın tamamlanması,dağlarda yitirdiğimiz arkadaşlarımızın anısı,Cumhuriyetimizin kuruluşu ve vatan topraklarının savunulması yolunda can veren şahitlerimize olan saygımızın gereği Bozdağ’ın zirvesinde bir anma ve saygı duruşu merasimi düzenledik… Ruhları şad olsun,huzur içinde uyusunlar…
İniş rotamızı biraz kolaylaştırıp biraz da uzatarak farklı bir güzergahtan saat 13.15 de kampa geri döndük.Faaliyeti başarı ile tamamlamanın verdiği huzur ve tatlı bir yorgunluk ile çadırlarımızda bir süre dinlendik… Sonra, “enerji takviyesi gerek” diye düşünerek, kasaba içindeki pidecide soluğu aldık… Kuşbaşılı tereyağlı pide ve yanında ayran enfesti… Üzerine kahvelerde içtiğimiz çaylar ve Türk kahveleri ve sonrasında bakılan fincan falları günün ana muhabbet konuları oldu.Kampa dönerken yolda karşılaştığımız bir teyzenin bize ikram ettiği çocukluğumun unutulmaz tadı, fırında pişmiş elmaları anlatmak, ayrı bir yazı konusu…
Akşam olurken,elimizde bir çuval Bozdağ patatesi ve poşet dolusu kestane ile kamp ateşinin başındaki yerimizi aldık…Bu gece eğlence zamanı…
Bendeniz eğlencelerimizi anlatmayı pek beceremem…Ya da bencillik olmasın diye başkasının anlatımına bırakırım. Sabaha kadar süren şarkılı-türkülü, esprili, bol kahkahalı ateş başı muhabbetlerini sanırım bir başka arkadaşımız anlatır…Ve bütün grup üyeleri paylaşırlar…Sakın ola ki kimse bana, “hocam o muhabbet ancak yaşanır, anlatılmaz” demesin, bahane uydurmasın… Unutmadan bir hatırlatma daha,Bir sonraki sabah Gölcük göl kıyısındaki kahvaltı keyfimiz ile Birgi fotoğraf gezimizi de başka bir arkadaşımız anlatabilir…
Bekliyoruz efendim…Biz her zaman buradayız… Güncel Doğa Yürüyüşü ve Kampa katılmak için