-
Bayramlı Doğa Yürüyüşü
- Patikatrek
- Haberler-Duyurular
- Bayramlı Doğa Yürüyüşü
Bayramlı Doğa Yürüyüşü
Olağan bir Pazar sabahı. Hep aynı, benzer telaş içinde başladı gün. Ancak bir fark ile. Bu sabah, nedense, telefonlarım gecmiş günlerin telaşında çalmadı hic… Ben de inatla sorgulamamak icin direndim… Aracımız, Sabancı kültür merkezi önüne geldiginde sayımızın her zamankinden daha az idi.. Gün de, hava gibi sakin ve durgun bir şekilde basladı… Grubun çöplerini toplama ve taşıma görevi Hale ‘de kaldı… Tam 15 dakika buluşma noktamıza geç kaldığı için. Kemalpaşa ovasına girdiğimiz de bizi oldukca yoğun bir sis tabakası ve bir o kadar da kirli bir hava karşıladı… Ova içinde giderken sağlı sollu görmeye alışık oldugumuz yeşil dokuyu göremiyorduk…Nefes almanın bile zor oldugu hava kutlesi içinden bir an önce kurtulmak için Çay molasını Armutlu içinde vermekden vaz gectik. Bu kirli hava kutlesi içinden ne kadar erken sıyrılırsak kar diye dusunerek alışveriş molamızı dahi kısa tutduk..
Armutlu deresi boyunca aracımız yukseldikce kirli havadan da uzaklaştık… kısa bir süre sonra da tamamen kurtulduk… Vadinin sol yamacından yukselen asfalt yolun karsı yamaclarını, sabah güneşinin yıkadığı, Mahmut dağının pırıl pırıl güney yamaçları ve sakince akan Armutlu deresinin kıyısı boyunca, kışa hazırlanan cınar ağaçları süslüyordu… Çınar ağaçlarının dallarında kalmış son bir kaç kurumuş yaprak dışında, bütün yapraklar zemin dokusunu kaplamıştı… Göz kamaştıran manzaraya doyamayan arkadaşlarımızdan öneri çabuk geldi… “Hocam, bahara doğru buraya mutlaka gelelim…” İçlerinden hiç birisi, kış mevsiminde, buranın insana nasıl farklı görüntüler sunduğunu henüz bilmiyorlardı…
Bayramlı’ya ulaştığmız da, iki derenin karşı yamacında kücük bir tepecik uzerinde kurulan bu minik ve şirin köyü, alışık olduğumuz görüntülerden uzak bulduk…Oldukca yoğun bir insan kalabalığı köyün tek kahvesi önünde bekleşiyordu… Anladık ki bizim dışımızda başka gruplar da aynı rotayı yürüyecekler…
Fazla kalabalığa alışık olmayan Kuzucuklarımın yüz ifadeleri birden bire değişiverdi… Bendeniz de onları böyle görmeye alışık olmadığımdan, hemen oracıkda toplanıp yeni bir karar alıverdik…”Bu rota bu kalabalığı kaldırmaz…” Biz, rotamızı değiştirecektik… Değişitirecektik değiştirmesine de, yörede, bu rota dışında yeni bir parkuru bunun öncesinde hic yürümemiştik…
Bizim adımız PATİKATREK… Değişikliklere en kısa sürede uyum sağlayabilen bir grup olma özelliğimizi burada da gösterdik… Artık Yeni bir rota ve parkur çıkartmak durumundaydık.. Eee,kuralımız da o değilmiy di ? “ Patikayı bilmiyorsan, yeni bir patika bul, ya da yarat… “ Biz de öyle yaptık… 560 m yükseklikdeki Bayramlı köyünün Kuzey – Batı istikametine doğru, üstelik de yoktan yere 100 m gibi alçalarak,dere yatağına indik… Daha sonra çıplak tepenin kuzey yamacından,çam ve çınar ağaçlarının çevrelediği Karaoluk vadisine girdik… Vadi o kadar güzeldi ki istesek de ayrılamadık… Belli riskleri ( daha dik yamaçları tırmanmayı ) göze alarak vadi içinden batıya dogru yükselişe gectik… Oldukca bakir bir alan içinde yürümeye başladık… Karşılaştığımız manzaralara büyülenmiş şekilde bakmakdan kendimizi alamıyorduk… Bu doyumsuz guzelliğin keyfini biraz daha fazla yaşayabilmek için tempomuzu da oldukca yavaş tuttuk.
Hava sıcaklıgı 24 dereceyi gosterırken arkamıza aldığımız güneş bize bahardan kalma günleri yaşatmaya başladı…Bütün ekip kısa kollu giysiler ile tırmanışına devam etti…. 500 m lik bir irtifadan başlayan doğa yürüyüşümüzün en zorlu kısmının, vadinin bu yüzünden yaptığımız bu tırmanışın olduğunu tahmin edebiliyordum . Çünkü,vadinin sonundaki sırt hattına ulaştığımızda, Altimetrem, 1.110 metreyi gösteriyordu…
Ekibin tamamı sırt hattına ulaştığında bizi, Mahmut Dağının o muhteşem, sarp, kayalık batı yuzu görüntüsü karşıladı… Devasa bir kütle gibi duruyordu karşımızda… Görüntüyü fotoğraf karelerine taşıdık tek tek… kısa bir mola sonrasında hareket ettik… artık yapacak bir sey kalmıştı o da Büyük mola için uygun bir su kaynağı bulmak…Bunun için de en uygun yer Palamut deresi istikametiydi… Derenin Güney yamacını ısıtan guneş büyük ihtimalle bizim de terlerimizi kurutacak icimizi ısıtacakdı… Oyle de oldu… Çınar ağaçları altında bulduğumuz bir oluk ve cevresi sararmış çınar yaprakları ile doluydu…Tam da “ Bu kadar güzel olan bir şeyi bir gune sığdırmak çok kolay değil tanrım” diye düşünürken günün sevimsiz süprizi ile karşılaştık… Su kaynağı yılların uğranmamışlığından dolayı oldukca kirlenmiş… Kaynağın içinde çürüyen yapraklar, zeminde balçık türü kokulu bir çamur oluşturmuş… Yedek sularımızı devreye sokarak moladaki cay kefimiz devem ettirdik… termoslarımız işe yaradı… herkes de faydasını sanırım anladı… Haftaya herkes, minik de olsa, bır termos ıle gelırse şaşmam…
Yemek sonrası sağımıza (Doğu ) Mahmut dağının muhteşem görüntüsünü,solumuza da Torbalı ovasının uzeri sis ile kaplı görüntüsünü alarak sırt hattından, sararmış meşe yaprakları ile kaplı bir zeminde doğa yürüyüşümüz devam etti.
Dereköy’e ulaşmak için girdiğimiz sırt hattını kaplayan kayalık yapı bütün ekip için mükemmel bir iniş eğitimi ve deneyim kazanma fırsatı sundu… Tabi Gelindağı üzerinden batan, günün son ışıklarını izleme keyfi de ayrı bir anlatım konusu…
Bütün ekip, saat 17.00 de Dereköy’e indiğinde, doğa yürüyüşümüz sonlanmış,bütün yüzler gülüyordu. Ekibin tamamı yeni bir rotayı ilk kez yürümenin dışında,keşif yapmanın da heyecanını yaşıyordu... yüzlere yansıyan bu heyecanı görmek zor olmadı….
Sanki anlaşmış gibi hepsi “Hocam bu rotaya mutlaka baharda da gelelim “ talebinde bulunuyordu… Merak etmeyin kuzucuklarım o rotaya kışın son ayları ile birlikte bir kez daha gireceğiz..İşte o zaman papatya tarlaları, dağ gülleri ve kardelen çiçekleri ile bezenmiş bir rotada bereber yürümenin keyfini ve mutluluğunu hep birlikte yaşayacağız… Bizi, diğerlerinden ayıran en büyük fark da işte bu… Takım olmak…
İzmir'de güncel bir doğa yürüyüşüne katılmak için