logo logo logo logo
  • Doğa Yürüyüşleri
    • İzmir Doğa Yürüyüşleri
    • İzmir Bireysel Doğa Yürüyüşü
    • Dağ Doğa Fotoğraf Yürüyüşü
    • Anne Çocuk doğa yürüyüşü
    • Karadeniz Fotoğraf Kampı
    • Gece Doğa Yürüyüşleri
  • Doğa Sporları
    • Kalebahçe Çiftlik Evleri
    • Dağcılık
    • Kampçılık
    • Kanyoning
    • Kaya Tırmanışı
    • Rafting
    • Yamaç Paraşütü
    • Su Sporları
  • Trekking
    • Ege'nin dağlarında Trekking
    • Kaçkarlarda Trekking
    • Aladağlar'da Trekking
    • İzmir'de Trekking
    • Bolkarlar Foto-Trek
  • Haberler
  • Blog
    • Yol Hikayeleri
    • Faydalı Bilgiler
    • Dere Tepe Türkiye
  • İletişim
  • Doğa Yürüyüşünün Felsefesi

    Her yürüyüş bir iz bırakır; ama o iz toprakta değil, yürüyenin içinde belirir.

    1. Patikatrek
    2. Faydalı Bilgiler
    3. Doğa Yürüyüşünün Felsefesi

Doğa Yürüyüşünün Felsefesi

Yürümek, yalnızca bir yerden bir yere gitme biçimi değil, varoluşun ta kendisidir. Adımlar, toprağa değen ayaklardan çok daha fazlasını taşır ve her adım, geçmişin izini silerken, geleceğin de yolunu çizer. Aynı zamanda, sessiz bir direniştir yürümek; modern dünyanın hızına, betonun ruhsuzluğuna, mavi ekranların büyüsüne karşı bir başkaldırı şekli... Bir Doğa Yürüyüşü esnasında, doğanın kalbine doğru yola çıkan yürüyüşçünün ayak izinde, insanın evrene karşı duruşu yatar; her yükseklik, yalnızca coğrafyanın değil, bilincin de sınırlarını zorlar, yürünen yolda... Yürürken beden yorulur, doğrudur; ama zihin hafifler. Yürümek, iç sesin dış dünyayla uyum bulduğu nadir anlardan biridir...

Yol, sabır ister; yolu yürüyen ise asla acele etmez çünkü, aslolanın varış değil, yürüyüşün kendisi olduğunu bilir. Bu yüzden, yürüyüş bir ritüeldir. Her adımda insan, doğaya döner ve doğanın bir parçası olurken, aynı zamanda kendi iç doğasını da keşfeder. Yürüyen insan, kendine yaklaştıkça dünyaya da yaklaşır. Taşlar, rüzgarlar, ağaç gölgeleri ve yaban hayatın sessizliği... Hepsi, varlığın şiirsel bir ezgisine dönüşür ve bu ezgiye kulak veren kişi, sonunda şunu kavrar: "İnsan, yolun kendisidir...." ve belki de asıl mesele, hiçbir yere varmadan yürümeyi öğrenmektir.

Yürümek, insanın en kadim eylemlerinden biridir. Başlangıçta ne yollar vardı, ne saatler, ne de yön tabelaları; insan doğanın içinde bir yabancı değil, onun bir uzantısıydı ve ayaktaydı; yoldaydı. Belki de insanın gerçek hali, yürürken ortaya çıkar, kim bilir; kimi zaman ayakta, kimi zaman hareket halinde ve arayışta olduğu hallerde mesela... Modern çağda yürümek, sadece bir ulaşım biçimi değil unutulmuş bir bilgelik şeklidir; arabalara, asansörlere, ekranlara sıkışmış ruhlarımız için bir tür uyanıştır. Her adım, bizi metalin soğukluğundan toprağın sıcaklığına, mavi ekranın yapay ışığından güneşin gerçek parıltısına çeker.

İzmir Doğa Yürüyüşleri
Doğada  yürürken durmak
doğa yürüyüşü çiçek
doğa yürüyüşü
doğa yürüyüşü
Doğada grup yürüyüşleri
Doğa yürüyüşü yaşamaktır
Doğa Yürüyüşünün felsefesi

Yürüyen insan, zamanı farklı bir şekilde deneyimler. Saatler değil, adımlar ölçer yolu. Hedef değil, yolun kendisidir önemli olan. Çünkü yürüyüş, bir yere varmak için değil, var oluşu anlamak için yapılan bir eylemdir. Lao Tzu'nun dediği gibi, "Bin millik bir yolculuk, tek bir adımla başlar..." ama asıl mesele; o ilk adımdan sonuncusuna kadar geçen her anı fark ederek yürümektir.


Bir dağcının yürüyüşü bu anlamda en saf ve derin bir formdur. Çünkü onun her tırmanışı, hem fiziksel hem zihinsel bir sınavdır. Sırtında yük, önünde duran bir uçurum ve içinde ise sonsuz bir sessizlik. İşte tam da o sessizlikte duyulur gerçek sesler: kalbin ritmi, zihnin yankısı ve doğanın kadim dili... Yürümek aynı zamanda bir düşünme biçimidir. Nietzsche, yürürken düşündü. Rousseau, kelimeleri adımlarına dizdi. Thoreau, ormanda yürürken “yabanilikler”in erdemini keşfetti. Çünkü yürümek, zihni özgür bırakır. Mekan değiştikçe düşünce de kıpırdanır. Durağan masa başı fikirleri değil, hareketle şekillenen, rüzgarla savrulan, taşlarla törpülenen fikirlerdir bunlar...


Ve en önemlisi: yürümek bir yüzleşmedir. Kendimizle, geçmişimizle, arzularımız ve korkularımızla. Bir patikada yalnız kaldığında insan, kendini dinlemekten ve iç sesini duymaktan kaçamaz. Bu yüzden yürümek cesaret ister. Kendini tanımaya, kırılmaya ve yeniden şekillenmeye karşı bir cesaret. Doğa, her zaman yürüyüşçüsünü sınar ama asla yargılamaz. Unutma; yürürken yolumuza çıkan yokuşlar öğretir;  inişler ise hatırlatır. Sisli geçitler, vadiler sabrı fısıldar hep; yıldızlı geceler, umuda uzanan aydınlıktır.

Yürüyen kişi, hem öğrenci hem tanıktır; o yüzden hem yolcudur, hem yoldur.
Belki de en büyük bilgelik şuradadır:
Hiçbir yere varmadan yürüyebilmek.
Hiçbir yere varmak istemeden, sadece yürümeyi sevebilmek.


Yürümek, sadece bir yere varmanın değil, kendine dönmenin de  farklı bir biçimidir. Ormanda açılmış bir patikada, taşlı yamaçlarda ya da çiçekler arasındaki dar geçitlerde atılan her adım, insanın doğayla yeniden kurduğu bir bağın izidir. Yürümenin felsefesini kavrayan kişi, sanki yeryüzünün yeşil damarlarında ilerleyen bir hücre gibi hisseder kendini; ait olduğu sistemin sessiz ama canlı bir parçası. Doğa, bedenin temposuna göre nefes alıp verir ve  her yeni adımda biraz daha içine çekersin onu; tıpkı onun seni içine çektiği gibi...


Kimi zaman, bir uçurum kenarında sadece karşısındaki muhteşem manzaraya değil, kendi iç dünyasına da bakar yürüyüşçü; yürümenin sürekli koşturma hali değil bazen durmak, bazen sadece seyretmek olduğunu anladığında ise, uygarlıkla olan bağını ve o bağdan geçici bir kopuşun verdiği özgürlük duygusuyla da tanışmış olur... Kimi zaman yapraksız ağaçların arasından, kimi zaman da, baharın uyanışını izlerken ayaklarının altındaki papatyalarla selamlaşır. Basit bir Doğa yürüyüşü bile, aslında doğanın ritmine uyum sağlamayı hedefler; yürüyüşçünün ayaklarında altında ezilmemek için binbir çeşit farklı tür sağa, sola kaçışırken, çiçekler tüm endamlarını sergiler, yapraklar fısıldar, ayaklar ise sessizce eşlik eder onlara. Orman, yol, yol arkadaşları veya çiçeğin taç yaprakları arasına saklanmış ince bir detayı fark etmek, hayatın özüne odaklanmaktır...


“Yürüyüş, yere değil, kendine dokunduğun, bastığın bir eylemdir.”
Yürünecek yola çıkarken ilk fark edilen şey sessizliktir. Ama bu dış dünyanın sessizliği değil yalnızca zihnin içindeki kirli uğultunun yavaş yavaş çekilmesi ve boşalması halidir.

Adımlar toprağa değerken, iç sesin yankısı da değişir. Önce kısa, tedirgin bir sessizlik. Sonra gitgide yayılan bir dinginlik.

Doğada atılan ilk adım, genellikle fiziksel bir başlangıç gibi görünür; ama aslında insanın, gündelik düşüncelerden, görevlerden, koşullandırılmışlıklardan sıyrılıp yeniden var olmaya başladığı andır.

Ayakkabının altındaki taş, çıtırdayan dal, hafifçe eğilen otlar… Bitmeyen bir melodinin notaları gibi hepsi birlikte  “ben buradayım” diyen doğanın, seni fark ettiğini gösteren küçük işaretlerdir...

Ve sen de yavaş yavaş onu fark etmeye başlarsın; yürüdükçe...

Her yürüyüş bir iz bırakır; ama o iz toprakta kalıcı değildir. Asıl iz, yürüyenin içinde belirir.

Ritimli nefes alışlarla birlikte zihin açılır, kalp sadeleşir. Bu yüzden yürüyüş sadece bir rota değil, bir farkındalık pratiğidir.

Bir nevi içsel yazı yazmaktır yürümek; kalem ayaktır, sayfa toprak...

Yürümek, aceleyi reddeder.
Yürürken hiçbir yere hemen varılmaz.
Çünkü yolculuk, vardığın yer değil, o yere nasıl vardığındır.

Bu yüzden ilk adımda, çoğu zaman susmak gerekir.
Doğanın diline kulak vermek için, önce kendi iç gürültünü kısmalısın; unutma...

Doğa konuşur ama bağırmaz; ancak yavaş yürüyen, onu duyar. O yüzden hep deriz ki; 
Doğada tavşan gibi koşma; kaplumbağa kadar yavaş ol ki, çıktığın o ulvi yolculuğun keyfine varasın...


 

İzmir Fotoğraf Akademisi
Türkü Tur
Pokutsal
GeziPort
Molarize
Time Travel
Patikatrek
  • Anasayfa
  • Doğa Yürüyüşleri
  • Doğa Sporları
  • Trekking
  • Haberler
  • Yol Hikayeleri
  • Faydalı Bilgiler
  • Dere Tepe Türkiye
Kurumsal
  • Hakkımızda
  • Hizmet Sözleşmesi
  • Risklerin Kabulü ve Muafiyet Sözleşmesi
  • ÜYELİK
  • Gizlilik Sözleşmesi
Bize Ulaşın
Patikatrek Doğa Sporları Eğitim Merkezi
  • Kıbrıs Şehitleri Cad. 1485 Sokak N0 8 - A
    Alsancak - Konak - İZMİR
  • E-Posta: [email protected]
  • GSM: +90 (533) 634 0989
  • Tel: +90 (232) 408 0206
Bizi Takip Edin

Bizi Sosyal Medya hesaplarımızdan takip edebilir, aklınızdakileri sorabilir, etkinlik takvimleri hakkında bilgi alabilir, bireysel, kapalı grup veya şirket içi eğitim ve organizasyonlar için teklif isteyebilirsiniz...

© 2003 - 2025 Tüm hakları Patikatrek'e aittir. İzinsiz kopyalanmaz. Kaynak gösterilerek alıntı yapılabilir. | Web tasarım: nfs.com.tr