-
Dağ Hastalıkları
Dağlarda hastalanmak mı ? sakın aklınıza bile getirmeyin...
- Patikatrek
- Faydalı Bilgiler
- Dağ Hastalıkları
Dağ Hastalıkları
Başlıca dağ hastalıkları içinde, Akut Dağ Hastalığı, Yüksek İrtifa Beyin Ödemi ve Yüksek İrtifa akciğer ödemi önemli yer almaktadır.Dağ hastalıkları, yüksek rakımlara çıkıldıktan kısa bir süre sonra, özellikle yüksekliğe uyum sağlayamayan kişilerde çok kolay gelişebilen,beyin ve akciğerin işlevlerini bozabilen hastalıklar grubu olarak da tanımlanabilir. Akut Dağ Hastalığı : 2.400m.nin üzerine ani çıkışlar yapan kişilerin çoğunda, baş ağrısı, baş dönmesi, boşluk hissi, halsizlik, mide bulantısı ve beraberinde kusma, gibi hafif rahatsızlıkların meydana geldiği duruma "Akut Dağ Hastalığı"ismi verilmektedir.
Kişinin, az oksijenli ve düşük hava basınçlı ortama yeterli uyumu gösterememesi sonucu ortaya çıkan belirtiler ile kendini gösterir. Dağcıların sıklıkla yakalandığı ve daha yüksek zirvelere çıkılmasını engelleyen bir durumdur. 50 yaş üzerindeki görülme sıklığı gençlere göre daha azdır.Kişinin daha önce dağ hastalığıyla karşılaşılmamış olması bir başka tırmanışta da karşılaşılmayacağı anlamına gelmez.Bu hastalık, yüksek irtifada bulunmaktan meydana gelir ve irtifa kazanmanın devam ettiği süre içinde basit hareketlerde bile nefes nefese kalma ve dengesizlik gibi belirtiler göstererek seyreder… İleri safhalarında ise algılama ve davranış bozukluğu,hareketlerin ağırlaşması gibi safhalardan gecerek kişiyi ölüme kadar götüren bir durum sonrasında, iki ciddi rahatsızlık olarak şekil değiştirir; "Akciğer Ödemi" ve "Beyin Ödemi"
Hızlı bir tempoyla ve aşırı yükle yapılan tırmanışlardan sonra ortaya çıkar ve mutlakâ baş ağrısı görülür. Akut Dağ Hastalığı, yüksek rakıma çıkıldıktan 10 veya 20 saat gibi bir süreden sonra ortaya çıkar ve 2.400m. yükseklikteki yoğunluğu %17 seviyelerindedir. Bu hastalık bir gün içinde çıkılan irtifaya, sarf edilen çaba ve harcanan enerjiye,kişinin bünyesine bağlı olarak değişir. Akut dağ hastalığı; irtifa, yaş, sıvı alımı ve yüksekliğe uyum sağlamak ile de ilişkilidir. Hastalığın 2.400m.de görülme ihtimali %12-15, 2.500m. – 2.800m. aralığında % 20 ve 3.000m.nin üzerinde görülme ihtimâli ise %40'ın üzerine çıkar. 4.400m.nin üzerine çıkan kişilerde ise görülme sıklığı %75'i bulur. Dağ hastalığında ilk görülen baş ağrısı zonklayıcı bir şekilde, başın her iki yanında ve ön kısmında, yatay pozisyonda iken ve sabahları şiddeti artan bir ağrıdır. İştah azalır ve daha ciddî vâkâlarda mîde bulantısı ve kusma görülür. Ciddi derecede halsizlik ve güçsüzlük kişiye ileriki derecelerde bir bardağı bile tutamayacak duruma getirir. Uykuya dalmakta sorun yaşanır ve uyku kalitesi bozuktur. Kişi uyurken dinlenemez.
Akciğerlerde biriken sıvının oluşturduğu bir durum olarak steteskop ile sırttan dinlenerek duyulabilen hışırtı şeklindeki sesler akciğer ödeminin belirtileridir. Ellerde, ayaklarda ve bunlara nazaran daha yumuşak bir dokuya sahip olan yüzde, gözle görülebilen belirgin şişmeler olur. Yüksek derecede terleme yolu ile atılan sıvıdan dolayı idrar miktârında azalma ve gelen idrarın renginde belirgin koyuluk vardır. Gözün ağ tabakasında %5 ilâ %40 arasında görülen kanamalara rastlanabilir. Dağ hastalığına yakalanılma durumunda, daha ciddi rahatsızlıklara zemin hazırlamamak için bulunulan yükseklikten daha fazla irtifâ kazanılmaması gerekir. Hasta dinlendirilerek bol miktarda sıcak sıvı verilir. Baş ağrısı için Vermidon, Novaljin, Parasetamol gibi ağrı kesicilerin verilmesinde sakınca yoktur. Bulantı ve kusma için günde 3-4 kez Metpamid ve Emedur tablet alınabilir. 400 ilâ 500 metreye yakın irtifâ kaybı, inanılmaz derecede faydalı olarak hastada çok kısa sürede iyileşme sağlar ve büyük ölçüde kesin çözümdür. 6-12 saat boyunca dâhi belirtilerde düzelme olmazsa Diazomid-Diamox tablet, 250 mg'lık şekilde alınabilir. Bu, solunumu uyaran bir ilaçtır ve idrar söktürücü olarak böbreklerden bikarbonat atılımını arttırır. Sabah ve akşam 125'er gr. almak kâfîdir. Bu ilaç ağız kenarları ile el ve ayaklarda geçici olarak karıncalanmalar yapabilir. Tedâvi amacı dışında Diazomid, rahatsızlıklar ortaya çıkmadan önlemeye yönelik olarak kullanılmak amacıyla, kısa zamanda çok yüklü ve zorlu olarak günde 1000 metreden daha fazla irtifâ alınacağı zamanlarda, tırmanıştan 1 gün önce sabah ve aksam 125'er mg.olarak alınır ve tırmanış başladıktan sonra 2-3 gün devam edilip bırakılmak kaydıyla da kullanılabilir.
Yüksek irtifâya ulaşıldıktan sonra ilk günler uyku gelmez. Fakat takip eden günlerde bu sorun ortadan kalkar ve kişi ruhsal gerginlik ve uykusuzluk çekmez. Rahatsızlık durumu birkaç gün içinde düzelir. Gece Apnesi olarak isimlendirilen bir durumda ise, uyurken oksijen miktarındaki azalmaya bağlı olarak nefes kimi zaman durabilir ve kişi boğulma hissiyle paniğe kapılarak uyanır. Düşük oksijen seviyesinde bulunan ortam sebebiyle, vücuda gerekli oksijeni sağlamak amacıyla derin ve sık soluma olarak yüksek solunum (hiperventilasyon) meydana gelir. Beyinde oksijen veya karbondioksit azlığı ve fazlalığı gibi durumları tespit ederek solunumu düzenleyen merkezler, uyku sırasında azalan solunum ile çalışmaları aksar ve periyodik solunumu ortaya çıkarır. Eğer kişiye sıkıntı veriyorsa tedâvisinde Diazomid ve Diamox gibi asetazolamidler 125mg sabah ve 125mg akşam alınarak kullanılabilir.
Yüksek İrtifaya tırmanan dağcıların daha çok gıda tüketimine ve sıvıya ihtiyacı olmasına rağmen iştahsızlık görülebilir. Beraberinde susama duygusunun azalmasından yetersiz sıvı alımı ortaya çıkar ve bu da vücutta elektrolit kaybına yol açar. Susuzluk kan hacminin azaldığının belirtisidir. Dağlarda mayhoş gıdalara karşı arzu artar. Bu olay vücudun asit ihtiyacından ileri gelir. Sarf edilen aşırı çabadan dolayı kanda ve kaslarda çok yüksek miktarda laktik asit birikir ve dış ortamdaki yetersiz oksijen akciğer yoluyla vücuda taşınamayıp, önceden birikmiş olan laktik asit karbondioksit olarak vücuttan atılamaz. Bu durum kişiyi yorar ve bitkinlik verir. Sıvı alımının yeterli seviyede olmamasından dolayı kanın yapışkanlığı artar ve bu da kalp damarlarının tıkanmasına ve kalp krizlerine sebep olabilir. Aşırı tuz ve potasyum kaybından dolayı tükenme seviyesinde bitkinlik görülür. Kalp ritmi bozukluklarına rastlansa da bu tehlikeli bir durum yaratmaz. Meselâ 6.000m.nin üzerinde nabız sayılamayacak kadar düzensizdir. Öksürük, kuru ve soğuk havadan dolayı üst solunum yollarında tahriş ve buna bağlı olarak larinjit ve anjin çok kolay meydana gelebilir. İdrak ve muhakeme bozukluğu, umursamazlık, huzursuzluk, keyifsizlik ve ciddi sinirlilik çok sık görülür.
Yüksek irtifa beyin ödemi: Beyin şişmesi olarak da isimlendirilir ve dağcının ölümünü çok kolay sağlayabilecek bir hastalıktır.Dağ hastalığının en ileri aşamasıdır ve bu da vücudun yeterli oksijen alamaması sonucunda ortaya çıkar. 3.500 metrenin altında görülmez. Sürekli ve şiddetli baş ağrısı, hâfıza ve şuur kaybı (kişinin, bulunan yerin neresi olduğu, zamanın ne olduğu ve kişilerin kim olduğu konusunda gerçekleri tam bilememesi), muhakeme noksanlığı, vücûtta denge bozukluğu, yürürken yalpalama veya düşme, el ve kol hareketlerinde hâkimiyet kaybı, konuşma bozukluğu, dar açı ile çift, bulanık ve siyah-beyaz görme, yüksek irtifâ beyin ödeminin belirtileridir.
Düşük oksijen seviyesi, beyin kan damarlarındaki kan akımını arttırır. Bunun sonucunda damarlardan dışarı sıvı sızar ve beyin hücrelerinde şişme meydana gelir. Ayrıca oksijensiz kalan beyin hücrelerinin yapıları çabuk bozulur ve bu da hücrenin şişmesi için farklı bir sebeptir. Hasta, çok âcil olarak aşağıya indirilmelidir. Gün ışığından faydalanmak amacıyla sabahı beklemek, ölümle sonuçlanabilir. Eğer hava şartlarının bozuk olması sebebiyle aşağıya inilemiyorsa, âcilen tedâviye başlanarak hemen 8 mg. Dekort ampul (dexametasone'dur ve 1 ampulü 8 mg.dır) kalçadan yapılır. Daha sonra her 6 saate bir Dekort veya Deksalon tablet alınır. Oksijen kesin bir şekilde hayat kurtarıcıdır, dakikada 4 litre boşalacak şekilde 4 ilâ 6 saat verilmelidir.
Yüksek İrtifa Akciğer Ödemi: Normal şartlarda sıklıkla kalp yetmezliğine bağlı olarak görülen ve vücut içi basınç dengelerinin bozulması sonucunda akciğerlerde sıvı birikmesi ile bulgularını ortaya çıkaran bir durumdur. Belirtiler, yeni bir yüksekliğe ulaşılmasından itibaren 24 ile 96 saat sonra ortaya çıkar. Görülme sıklığı kadınlarda, erkeklere nazaran daha azdır. Genellikle geceleri başlar ve 2.500 m. altında pek görülmez. Yüksek irtifa akciğer ödemine yakalanmış kişilerin % 50'sinde Akut dağ hastalığı belirtileri, % 15'inde de Yüksek irtifa beyin ödemi belirtileri görülür. İstirahat esnasında bile görülen nefes darlığı ile kişi sırt üstü tam yatamaz, özellikle tırnaklarda morarma, öksürük, köpüklü ve kanlı balgam, solunum ve kalp hızında artma, istirahat sırasında nabız sayısının dakikada 110'un ve istirahat anındaki solunum sayısının dakikada 30'un üzerine çıkması yüksek irtifa akciğer ödeminin bulgularıdır.
Normalde içerisinde hava bulunması gereken ve gaz değişimlerinin yapıldığı mikroskobik keseciklerde sıvı birikmesi ve ilerleyen durumlarda kişiyi ölüme götüren bir hastalıktır. Düşük oksijen seviyeli ortam, beyin ödeminde olduğu gibi akciğerlerde de soruna yol açar. Akciğerlerde refleks bir daralmaya sebep olarak akciğer damar sistemindeki tansiyonu yükseltir. Bu olayın yüksek irtifa akciğer ödeminin temel unsuru olduğu düşünülmektedir. Damar içinde artan basınç iç sıvıyı damar dışına sızdırır ve yavaş yavaş alveoller içinde sıvı birikmeye başlar ve ödem meydana gelir. Harcanan eforun fazla olması, yüksekliğe iyi uyum sağlamış dağcılarda dahi akciğer ödemini kolaylaştırmaktadır. Fakat yüksek irtifada hiç efor sarf etmeyenlerde bile meydana geldiği bilinmektedir.
Hastalığın tedavi edilmediği durumlarda hastanın ölüm riski vardır. Tedavi için süratle inişe geçmek gerekir ve 600 metrelik irtifa kaybı bile gözle görülür iyileşme sağlar. İnişin hemen gerçekleştirilemediği durumlarda, vücudu normal sıcaklığında tutabilmek için daha fazla miktarda oksijen harcamasından dolayı soğuk şartlar hastayı daha da kötüleştirir. Bu sebeple hasta, mümkün olduğunca sıcak vaziyette tutulmalıdır. Oksijen her şartta olduğu gibi akciğer ödeminde de hayat kurtarır, dakikada 4-6 litre boşalacak şekilde 4 saat boyunca tatbik edilir. Oksijen yokluğunda, akciğer atardamar içi basıncını % 30 oranında azaltarak kandaki oksijen basıncını fazla arttırmayan Nifedipine (Kardilat retard tablet, Nidilat kapsül) kullanılır.
Titreme (Hipotermi), vücût sıcaklığının düşmesiyle gelen uyku ve sonrasında ölüme yol açan bir hastalıktır. Hafif şeklinde hastanın şuuru yerindedir, dolaşım bozulmamıştır. vücût sıcaklığı 32 derecenin üzerindedir. Daha sonralarında huzursuzluk ve şuur kaybı görülür. Metabolizma düşer ve hastanın kurtarılması için ısıtma gereklidir. Ciddi seviyede ise iç organ sıcaklığı 27 derecenin altına düşmesiyle ortaya çıkar. Hasta komadadır, kalp ve solunum ara ara durabilir.